Evde, ofiste veya bir mağazada bir iç mimarın en önem verdiği konu elbette aydınlatmadır. Ne yazık ki aydınlatma; günümüzde hâlâ önemsenmeyen, son dakikaya bırakılan ve çoğu zaman geçiştirilen bir konudur. Oysaki; bütünlüğü sağlayan her zaman aydınlatmadır. Farklı ışık oyunları ile bir mekânı çok değişik atmosfere sokabileceğiniz gibi, çok güzel olan bir mekâna yanlış aydınlatma ile son derece kötü bir görüntü de kazandırabilirsiniz.
Mevcut mekânlarda kullanılan aydınlatmalar genel düzeydeki algıyı yaratmak için kullanılır. Yani mekânın içinde olan eşyaları rahat seçmemizi ve rahat hareket etmemizi sağlayan, bütünlüğü tamamlayan aydınlatmalardır.
İyi bir aydınlatma yaratmak için;
Mekânlarda farkı yüksekliklere dikkat etmek gerekir. Başka bir örnek vermek gerekirse; büyük bir salon tavanında birçok spot kullanmaktansa, bir adet sarkıt avize ya da mekânın büyüklüğüne göre ayaklı lambader ve abajurlar ile de aynı ışık miktarını yakalayabiliriz.
Mutfaklarda ise aydınlatma düzenini ayarlarken, sadece mutfağın ortasını değil çalışma alanlarını da dikkate almalıyız. Yani ocağın üstü, tezgâh altı aydınlatması ve masa üzerinde kullanacağımız aydınlatma, ışık düzeni ve çalışma ortamı açısından önemlidir.
Banyolarda mutlaka ayna yanında da aydınlatma olmalı. Dekorasyonda bütünlük sağlayacağı gibi banyo içinde oluşan gölgeyi de çözümler.
Salonlarda tabii ki yemek masası üzerine ve oturma alanı ortasına yerleştireceğiniz sarkıt lambalar, aydınlatmayı düzenleyecektir. Bu aydınlatmalara yardımcı olarak, köşelerde lambaderler ve yan sehpalarda abajurlar kullanılabilir. Unutmayalım ki, aydınlatmada en önemli yer salon ve koridorlardır. Yanlış veya eksik yapılan aydınlatma düzeni bütün konsepti ve algıyı bozabilir.
Son olarak, bol aydınlatma kullanmak doğru aydınlatma yaratmak değildir. Aydınlatma düzenini oluştururken önemli olan doğal aydınlatma düzenini sağlamaktır. Doğru aydınlatma kullanmak da vücut sağlığını etkiler. Ayrıca ferah bir ortam sağlar.